17 Mayıs 2012 Perşembe

4.Gün : Roma'ya Veda,Floransa'ya Merhaba

(12:00)
Sabah erken kalktım kalan eşyalarımı topladım.Dün akşam odaya gelince çoğunu toplamıştım,son hazırlıklarımı tamamlamış oldum.Kahvaltıya inip abartarak yedim ki yoldayken acıkmayayım :) Kahvaltı sonrası hemen Trevi'ye koştum.Saat 9 olduğu için kalabalık olmayacağını düşünmüştüm,yanılmamışım.Gerçekten çok az kişi vardı.








Nihayet istediğim gibi fotoğraf çekebildim,dilek paralarımı attım;Roma'ya tekrar gelebilmek ümidiyle,sağ ve sol omuzlarımın üzerinden:)








Sonra otele döndüm.Çıkış işlemleri bitince metroyla Termini'ye gittim.Çoğu interrailcinin başlangıç noktası olan,tüm blog sayfaları ve forumlarda her yol Roma'ya çıkar şeklinde tasvir edilen Termini'yi bu kadar büyük hayal etmemiştim,mutlaka gelip görmek gerekiyormuş.İçeride araba kiralama şirketleri,alışveriş merkezi,restoran bölümü var.Öyle büyük ki neresi nereye gidiyor hiç belli değil,her şey gayet dağınık.Üç gün boyunca haritasız gezmeme rağmen koskoca şehirde kaybolmayan ben,Termini'de kayboldum!
Metrodan çıkınca bilet (biglietto) yazan okları takip ettim,çok uzun sonu görünmeyen bir koridora çıktım,koridor boyunca sağ ve solda peronlara çıkan merdivenlerden başka bir şey yok.Yol yürü yürü bitmiyor,içim bayıldı.Yolun sonu hiçbir yere ulaşmıyor hissiyle yürümek acaba yanlış yönde miyim diye düşündürdüğü için biraz panik yaşadım zira her dakikam artık çok değerli.Sonunda bir perona ulaştım,bilet makinesi buldum.Hay aksi!Nasıl olduysa gideceğim istasyonu bir yerlere not etmeyi unutmuştum!Bir adama sordum ,o da Floransa'yı bilmiyormuş.Kardeşimi aradım internetten bakması için.Bu arada Termini'ye vardığımda saat 10:00'dı.Beyza'dan haber beklerken 10:30 oldu.11:13'te yerel tren vardı.Üç buçuk saatte gidiyor ama fiyat 17,30 euro.Almaya çalıştım defalarca fakat kredi kartını kabul etmedi.Zaman ilerliyor ,sıkıntım artıyor.Gişeye ulaşayım bari oradan alayım dedim,bulmak ne mümkün.Geldiğim yolu geri yürüyüp bir yere çıktım ,bu bölümde bir sürü araba kiralama şirketi vardı.Sadece burası bile İzmir Havaalanı iç hatlar kadar vardır herhalde.Yanlış yerde olduğumu anlamak uzun sürmedi tabi :)Tekrar bilet yazan tabelaları takip ettim yaklaşık 10 dakika yürüdükten sonra ana girişe ulaşabildim.Burada yanyana dizilmiş bir sürü makina vardı,çoğunu denedim yine bilet alamadım.Bu arada yerel treni kaçırdım ve malesef bu saatten sonra artık pahalı olan hızlı trenden bilet almak zorundaydım:( Bilet gişesindeki sıraya girdim.20-30 kişilik bir sıra vardı,çaresiz bekledim.Sıra bana gelince görevliye derdimi anlattım.Bugün her yerde aynı problem var, kredi kartlarını biz de kullanamıyoruz demez mi?Beynimden vurulmuşa döndüm.Yanımda çok az nakit var,zaten hızlı tren bileti almak zorunda kalmışım, 45 euro nakit ödersem diğer günler dilenmem gerekecekti herhalde.Canım o kadar sıkıldı ki oturup valizime sarılarak bir köşede ağlamak istedim o an.Ama ağlayıp zırlayarak hiçbir yere varılmaz,serinkanlı ve mantıklı davranarak en kısa zamanda bu durumu çözmem gerekiyordu.Bankamatik aramaya başladım ki nakit çekip bilet alayım.Tam bu sırada bir acenta gözüme çarptı ve hiç düşünmeden içeri daldım .Hızlıca derdimi anlattım.Bizdeki acentalar gibi normal fiyattan biraz farklı satıyorlarmış.O an her farka razıyım,48,50 euro deyince gözlerim parladı resmen,zaten biletin fiyatı 45 euro idi.İşe bakar mısınız?Türkiye'de görülebilecek şeylerden biri daha.Hiçbir yerde kredi kartı çalışmıyor,ama aynı istasyonun içindeki acentada tıkır tıkır çalışıyor.Bileti alınca kadına nerden binmem gerektiğini sordum.İnsan bir yardım eder ,bir yol gösterir,nerde?Tabelalara bakman gerekiyor dedi sadece,kendimi zor tuttum zaten sinirim tepemde,bir hışımla çıktım dışarı.Çıkınca sağa dönmem gerektiğini zahmet etmeyip söylemişti.Sağa döndüm,istasyondaki tüm trenleri gösteren tabelada benim binmem gereken treni bul bulabilirsen!Neyse ki bütün hızlı trenler orada duruyordu.Sanırım yaklaşık 30 kadar peron vardı,benim bineceğim tren 1 nolu peronda duruyordu,yani tam da önünde durmuşum.Binmeden önce bir görevli bulup biletimi herhangi bir  makinede okutmam gerekip gerekmediğini sordum.Zaten üstünde saat,gideceğim yer,koltuk no bütün bilgiler var ama yine de işimi sağlama almam gerekiyordu sonuçta İtalya'da ilk defa trene binecektim.Herhalde forumlarda okuduğum sarı makinelere okutmam gereken biletler yerel trenler için.Bunu da bir ara öğrenmem gerekecek.

Tren hareket edeli yaklaşık kırk dakika oluyor.Bir saat sonra Floransa'da olacağım.Trene fazladan ödediğim parayı ve kaybettiğim zamanı düşünerek canımı sıkmamaya çalışıyorum.Zira Floransa beni bekliyor.Kendisiyle ilgili çok büyük beklentilerim var.Rönesansın başkenti,sanatın kalbinin attığı yer,yaklaştıkça merakım artıyor.

Roma'yı kalabalığı dışında çok sevdim.Ciao Roma,bir gün mutlaka yine görüşeceğiz.Aşk Çeşmesi'ne attığım minik para beni tekrar sana kavuşturacak :)

(17:30)
Termini'den Floransa'ya yaklaşık 1,5 saat sonra ulaştım.Tren garı Termini'ye kıyasla gayet küçük.Daha önce haritayı çok fazla incelediğim için kimseye sormadan ve farklı bir yola sapmadan hosteli elimle koymuş gibi buldum.(Ostello Archi Rossi) Zaten hostel istasyona çok yakındı.13:30'da hostele varınca check-in saatini beklemek zorunda kaldım.14:30'a kadar hostelin çevresini gezdim.Check-in saati gelince odaya geçtim.Odada kimse yoktu.Üç tane ranza olan yüksek tavanlı küçük bir oda,sanırım tek artısı içinde banyo olması.Hostelin ortasında bulunan bahçeden geçerek odaya ulaşılıyor,yaz için ideal bir hostel çünkü bahçesi çok güzel.Hostel gayet sevimli ve kullanışlı,Floransa'daki konaklamamdan da memnunum şimdilik.Şimdilik diyorum çünkü henüz odayı kimlerle paylaşacağımı bilmiyorum.Tek temennim uzak doğulu olmamaları çünkü gözlemlediğim kadarıyla aşırı konuşup gürültü yapıyorlar.
Neyse konuyu yeterince dağıttım, toparlamaya çalışayım.Eşyalarımı yerleştirip dolabı kilitledikten sonra tekrar dışarı çıktım.Gara gidip yarın için gidiş-dönüş Pisa bileti aldım(14 euro).Yerel tren olduğu için 2 ay geçerliliği varmış.Yani 2 ay içinde herhangi bir gün ve saatte kulanılabiliyormuş.Bunu öğrenmem iyi oldu çünkü saat kısıtlamasından pek hoşlanmıyorum.
Tren istasyonunun karşısına geçip yürümeye başladım.

Yanımda sabah kahvaltıda yiyemeyerek çantama attığım şekerli çörek ve elma vardı,yürürken yedim.Bu benim öğle yemeğim oldu çünkü bu yazıyı yazarken hostelde oturmuş akşam yemeğini bekliyorum.Bugün konuyu çok dağıtıyorum,kendi dağılmışlığımın yazıya yansıması olmalı,haydi hayırlısı...



Kaldığım yerden devam edeyim öyleyse.Hostelden aldığım harita yanımda olmasına rağmen üşendiğim için çantamdan çıkarmadan  yürüye yürüye Arno Nehri'ne ulaştım.Önümdeki köprüye çıkınca bir baktım karşıdaki köprü Floransa'nın simgesi Ponte Vecchio!Bulunduğum yerden fotoğraflarını çekip oraya gittim.
Yine herzamanki gibi azgın kalabalık burada da mevcut.Uzaktan görüntüsüyle tam bir tezatlık oluşturan,estetik yoksunu kuyumcuların dizildiği bir köprü.Karşıdaki köprüden hayranlıkla izledikten sonra gidip o dükkanları görmek hayal kırıklığı yaratıyor.


Köprüden ayrılıp biraz yukarı doğru yürüdüm.Karşıma yine muhteşem bir bina çıktı artık şaşırmıyorum.Fotoğraf çekiyorum bir yandan da acaba burası neresi diye düşünüyorum,çok güzel diye tepki veriyorum tabi...Kapısında Uffizi yazdığını görünce verdiğim tepkiler yabana gitmedi.
Sonra tekrar muhteşem meydanlar,binalar,heykeller derken vakit geçti ,karnımın iyice acıktığını fark ettim ve hostelin yolunu tuttum.Hostelin yemek salonundayım,yemek hazırlıkları başladı,oley!



(20:40)

Bugün ilk defa yalnızlıktan sıkılabileceğimi farkettim.Roma'nın kalabalığından şikayet etsem de bana güven veriyormuş.Akşam yemek yedikten sonra -19:30 sularında- dışarı çıktım.Sokaklarda fazla insan göremedim.Birkaç sokak ilerideki seyyar satıcılar tezgahlarını topluyordu,sokaklar terkedilmiş havasına bürünmüştü adeta.Yanlarından geçerken sen de kimsin der gibi bakışları ürkütücü gelmiş olmalı ki ,en kalabalık ve güvenilir diyebilceğim Via Faenza'ya yani hostelin sokağına geri döndüm.Önümdeki üç gece boyunca bu hattan dışarı pek çıkmayı düşünmüyorum.
Yarın sabah Pisa'ya gidip,öğlen döneceğim.Döndükten sonra da bisiklet kiralayacağım.Dört gündür yürümekten mahvolmuş zavallı ayaklarımı bu şekilde dinlendirmeyi düşünüyorum.


Günü bitirdiğime göre ilk günün izlenimlerine geçebilirim artık.Floransa gerçekten çok güzel ama şubat ayında akşam saatleri yalnız gezmek için çok tekin değil.İlk günden hemen bir yargıya varmak çok sağlıklı değil aslında ama şimdilik izlenimim bu şekilde.

Ben bugünden pek bir şey anlamadım doğrusu,dünkü yoğun temponun ardından bir boşluğa düşmüş gibi hissediyorum.Umarım yarın daha hızlı ve aksiyonlu olur.

Bugünlük bu kadar yarın Pisa yazımı yazacağım ,şimdi yazarken yarısını içtiğim biranın kalanını içerek hostelin güzel bahçesinin ve şubat ayına rağmen üşütmeyen havanın tadını çıkarmak istiyorum.Yarın erken kalkıp yine yollara düşeceğim.İyi geceler bana ,şu an Floransa'da olan ,olmak isteyen ,ah keşke diyen ya da yazımı okuyan herkese :)


1 yorum: