8 Mart 2012 Perşembe

19 şubat : İlk Gün (Roma)

Güzel başlayan ve bir o kadar güzel biten ilk günün ardından ...




Aylardır yapılan planların,kurulan hayallerin,bir süre sonra sıkıcı hale gelen araştırmaların,koşuşturmacanın,hazırlıkların ardından Roma'dayım.

Havaalanına yarı uykulu ,yarı sersem biraz da tedirgin gittim.Annem ve babam da aynı durumdaydı.Sonuçta ilk defa yurt dışına çıkıyordum,tek başımaydım ve ne yapabileceğim hakkında hiçbir fikrim(iz) yoktu.Güzel olanı da kimse bir diğerine hissetiklerini çaktırmak istemiyor ve bunun için çaba sarfediyordu.Vakit geldi çattı bizimkilerden ayrıldım,aktarma yapacağım İstanbul uçağına bindim.Tam ortalara gelmiştim ki biri bana seslendi!Kafamı o yöne çevirdim aaa!Roma'da kalacak yer araştırırken danıştığım Serkan'la aynı uçaktayız.Son günlerde haberleşememiştik ve ben hangi gün Roma'da olacağımı ona söyleyememiştim.Beni görünce şaşırdı İstanbul'a mı gidiyorsun diye sordu.Hayır, ben Roma'ya gidiyorum arkadaşımmm!!!:)

Sabiha Gökçen'de 3 saat Roma uçağını bekledik.Oradaki sınıf arkadaşı Nüket de bize katıldı .Muhabbet geyik derken bende ne heyecan kaldı ne endişe.Süperim ,rahatım,bıraksalar uçarım.
Yaklaşık 2,5 saat süren yolculuğun ardından Roma Fiumicino Havaalanındayız.Yanımda iki tane rehber var ya değmeyin keyfime.Çünkü buraya gelmeden önce gözümü korkutan en büyük şey İtalya'ya ilk ayak bastığımda şaşkın bir şekilde etrafıma bakınıp ne yapacağını bilemez durumda kalmaktı.Her şey gayet yolunda derken valizlerimizi almaya gittiğimizde arızayla karşılaştık.Yarım saat, kırk beş dakika kadar oturup valizlerimizi bekledik.Bu süre zarfında türkçe konuştuğumuzu duyan bir çift bizden yardım istedi.Dil bilmiyorlarmış ve bir acenta aracılığıyla tatile gelmişler.Gitmek istedikleri yer zaten bizim gideceğimiz yer olduğu için onlar da bize katıldı,olduk beş kişi.Türkçe duyan geliyor,bu sefer de bandın başında valiz beklerken iki genç Sicilya'ya gideceklermiş onunla ilgili Nüket'ten bilgi aldılar ve gittiler.Zaman böylelikle geçti,nihayet valizlerimize kavuşup servise bindik.Kapıdan çıkınca sağ tarafta Termini'ye giden birçok otobüs firması var.Benim de daha önceden duyduğum Terravision'a bindik.Fiyat 4 euroydu.Diğerlerine göre en uygun olanı seçmiş olduk.Yarım saatlik yolculuğun ardından Termini'deyiz.Bu arada etrafımızdaki herkes türkçe konuştuğu için  hala İtalya'da olduğumu idrak edemiyorum.Termini'nin karşı tarafında kalacak olan çiftin otelini haritadan bulup tarif ettiler.Onlarla vedalaştıktan sonra istasyonun içine girip metroya yöneldik.Ne kadar eski ve köhne bir metro istasyonuydu anlatamam.Nüket bir ara bana dönüp korku tüneli gibi dedi,gerçekten doğru bir tanımlamaydı.Ve son noktaya geldik ,artık yollarımız ayrılıyordu.Serkan'ın bütünleme sınavları olduğu için önümüzdeki üç gün içinde büyük ihtimalle görüşemeyeceğiz.Bu yüzden bana son kez tavsiyelerde bulundu çünkü onlar benim gideceğim yönün tersine gideceklerdi.Metro geldi vedalaştık ve işte artık gerçekten yapayalnızım!

Tüm araştırmalarım Termini'den itibaren başladığı için çok rahattım,kaybolma ihtimali asla aklıma gelmedi.İki durak sonra Barberini'de indim.maps.google sağolsun,kendisini yalayıp yuttuğum için oteli hiçbir yanlış yöne sapmadan elimle koymuş gibi buldum. (Hotel Julia)
Eşyalarımı bıraktım,avuç içi kadar olan odamı inceledim.Akşam uyuyamamışım,yol yorgunuymuşum,hiçbir yer bilmiyormuşum kim takar,gezmeye geldim ben buraya.Lobiden haritayı aldım,resepsiyondaki amcaya önemli yerleri işaretlettim ve kendimi sokağa attım.İlk hedef otelin iki sokak ötesinde olan Trevi Fountain(Aşk Çeşmesi)

İki dakika sonra oradaydım ama o ne kalabalık öyle!İstediğim gibi fotoğraf çekemedim,doyasıya izleyip ayrıntılar arasında kaybolamadım,kalabalıktan canım sıkıldı.Otele çok yakın olduğu için üç gün boyunca gelirim düşüncesiyle İspanyol Merdivenleri'ne (Spagna) gittim.

Burası daha beterdi.Pazar günü olduğu içinmidir nedir anlamadım.Her yer berbat şekilde kalabalıktı.Burayı da başka bir zamana bıraktım,haritadan sıkıldım çantaya tıkıştırdım ,kendimi İspanyol Merdivenleri'nin tam karşısındaki bol ışıklı ve yine çok kalabalık olan caddenin akışına bıraktım.Tüm turistler gibi aval aval bakınarak sokaklarda yürüdüm.Bir süre sonra kendimi yarın için gitmeyi planladığım Pantheon'un önünde buldum.Burası da kalabalıktı dememe artık gerek yoktur sanırım.
Akşam olduğu için içeri giremedim ,bir-iki fotoğraf çekip yürümeye devam ettim.Pantheon'u yanlış yönde çizen harita yüzünden ters istikamete gidince kayboldum.Geri dönüp otele gitmem lazımdı,dolayısıyla aynı yerlerden tekrar geçmem gerekiyordu fakat ben hiç görmediğim sokaklarda yürüyordum.Paniğe kapılmadan gördüğüm süpermarkete girdim.Maksat pili biten fotoğraf makinesine pil almaktı.Koskoca markette pil bulamadım.Süt,su ve bacardi breezer alıp çıktım.Eee neredeyim ben yahu?Bu sefer haritaya bakmadan nerede olabileceğimi tahmin etmeye çalışarak yürüdüm.Ve mutlu son!Daha önce geçtiğim Colonna Meydanı'nda jeton düştü.Buradan sağa ,oradan sola derken otele ulaştım.
Midem isyanlardaydı,üzerime daha kalın bir şeyler alıp tekrar dışarı çıktım.Sokakta menüleri inceledim.Trevi'de küçük bir yere oturdum.Kendi yaptıklarımla karşılaştırmak için lazanya menü istedim.Önüme bir tabak geldi,tam bir hayal kırıklığıydı.Büyük kareler halinde kesilmiş üç-beş hamur parçasının üzerine domates sos ve peynir serpmişler.Bu menü espresso ve içecek ile 10 euro.İlk geceden kazık yedik!(Daha sonra öğrendiğime göre lasagna bolognese  demem gerekiyormuş.)
Otele dönerken Aşk Çeşmesi'nin önünden geçtim.Lanet olsun hala kalabalıktı.Yolda doymadığımı farkettim,panini satan bir yer gördüm 2 euro ,kaçmaz.

Biraz önce otele geldim.Marketten aldığım bacardiyi içip yazarak yorgunluk atmaya çalışıyorum.Saat dörtten sonra başlayan kısa günün özeti; Roma çok güzel fakat bu kadar turist olmasa çok daha iyi olacaktı be!