24 Mayıs 2012 Perşembe

5.Gün : Pisa&Firenze

(09:48)
Sabah 7:30'da uyandım.Planım 8:28 treniyle Pisa'ya gitmekti fakat çok yorgundum ,bir saat yatakta öylece yatıp  bir sonraki 9:28 trenine binmek daha cazip geldi.Tren saatinin esnek olmasını bir kez daha takdir ettim.Odada kızlar hazırlandığı için biraz gürültü vardı dolayısıyla uyuyamadım.Zaten uyumamam gerekiyordu.Bu kadar tembellik yeter,saat 8:00 artık hareket zamanı.

Kahvaltımı yaptıktan sonra istasyona gittim.Dün olduğu gibi bugün de tüm dilenciler ve gezginler para istemek için beni buldu.Dün edindiğim engin tecrübeme dayanarak bugün hepsine türkçe cevap verdim.İngilizce cevap verince muhabbet kurup daha çok para koparmak için uğraşıyorlar.İtalyan yaşlı bir amca ben türkçe konuşunca afallayıp kaçtı yanımdan.
Pisa'ya giden treni tabeladan bulmaya çalıştım.Yaklaşık kırk beş dakika kala hareket edecek tüm trenlerin hareket saatleri ,nereye gideceği,tren numarası,hangi platformdan kalkacağı istasyonun birkaç noktasında bulunan tabelalarda yazıyor.Son durak bilgisi yazdığı için harita bilginizin biraz iyi olması gerekiyor, yoksa Pisa'ya gidiyorum diye ters yöne giden bir trene binmek hiç zor değil.Yok ben uğraşamam diyorsanız en temizi danışmaya soracaksınız.Ben işimi tren saatine bakarak hallettim. 9:28'de sadece Livorno treni vardı,biraz dikkatli inceleyince Livorno'dan bir veya iki durak önce Pisa yazdığını gördüm.Şansıma bu tren de bir numaralı platformdaydı.
Tabelada yazmasına rağmen emin olmak için trene binmekte olan İtalyan bir kadına sordum,bu tren Pisa'ya gitmez Livorno'ya gider ,sen ikinci platformadakine bineceksin dedi.Her platformun başında tren bilgilerinin yazdığı birer tabela var onu gösterdim, bak durak isimleri arasında Pisa da yazıyor dememe rağmen tutturmuş illa ki sen yan taraftakine bineceksin.Ciddiye alsam saat11:00'a kadar bekleyeceğim!İki tane İtalyan kız gördüm onlara sordum tekrar ,eminim aslında ama teyit etmek istiyorum.Çok fazla ingilizce konuşamıyorlardı ama emin olamadıklarını bir şekilde anlatabildiler.Ben onlardan daha iyi biliyorum bu nasıl iştir anlamadım.Ben bildiğimi okurum diyerek atladım trene,yanlış yöne gidersem de maceraya çıkmadım mı ,al sana macera işte ne olacak ölüm yok ya ucunda!
Yerel trenlerin biletleri numarasız olduğu için boş koltuk aradım,ben ona buna tren bilgisi sorarken her yer dolmuş.Taylandlı bir çiftin karşısına oturdum,hala doğrulatma derdindeyim ya onlara da sordum neyse ki bu sefer Pisa'ya giden birilerine denk geldim de içim rahat etti.
Tren hareket etti,bir saat sonra Pisa'dayım ve o malum fotoğrafı çektirmeyeceğimden eminim!




(14:00)


Dediğim gibi tam bir saat sonra Pisa'daydım.İstasyon küçük bir şehir olduğu söylenen Pisa'ya göre gayet büyük,en uyduruk trenler için bile sistem çok güzel işliyor.
İstasyondan çıkıp üç beş dakika etrafımı izledim.Nerede ne var,nereye nasıl giderim biraz gözlem yaptım.Sadece Pisa Kulesini görmek istediğim için yürümeye hiç niyetim yoktu.Dün akşam google map'ten baktığım kadarıyla yürümek için fazlasıyla uzaktı.Ekşi sözlükte "1" numaralı otobüsün istediğim yere gittiğini okumuştum.İstasyondan çıkınca önündeki meydanın sağ tarafında duraklar ve bekleyen otobüsler vardı ,hepsini inceledim fakat hiçbirinin üstünde "1" yazmıyordu.Ben de gidip bir şoföre sordum.Yolun karşısına geçip yani istasyonun kapının tam karşısındaki duraktan "Lam Rossa" yazan otobüse binmem gerektiğini söyledi.Durakta beklerken elinde gezi rehberi, sırt çantalı bir kadın görüp çaktırmadan peşine takıldım.Kadın şoföre sorarken bekledim,onay alınca atladım otobüse!Üzerinde Lam Rossa yazmayan otobüse bindik.Biletim yoktu.Her yerde okuduğum,Roma'da Serkan'ın söylediği gibi otobüse orta kapıdan bindim.Ön,orta ve arka kapılarda  bilet okutmak için makinalar var ama basında kimsenin durup denetlediği falan yok.Birkaç kişi biletlerini okuttu gerisi geçti bir koltuğa oturdu.İlk denemem olduğu için hiç tırsmadım desem yalan olur.Yaklasık on dakika sonra herkesin indiği durakta ben de indim.Altın kural ;turistleri takip et mutlaka görülmesi gerek yere gidersin! :) 

 Katedral ve Pisa Kulesinin olduğu alanın çevresinde yüksek  duvarlar bulunduğu için eğik Pisa kulesi kemerli giriş kapısına gelene kadar görünmüyordu.

Kapıdan adım atar atmaz göz alabildiğince yemyeşil çim,bembeyaz katedral ve eğik kule muhteşem görüntüsüyle tam karşımda duruyordu.



Aman gitmeyin yamuk kuleden başka hiç bir şey yok diyen birkaç yazı okuyup da buraya gelmekten vazgeçmediğim için kendimi tebrik ediyor ve böyle söyleyenlere inat mutlaka ama mutlaka gidip görün ve işte ben gerçekten İtalaya'dayım deyin.























Öğlen yemeğinde Roma'da yiyip hastası olduğum mozzarillo alarak çimlere serilmeyi düşünüyordum.Pisa Kulesi'nin karşısına denk gelen caddeye girmiştim, ara sokakları dolaşırken gördüğüm restoranların menülerini ve fiyatlarını inceledikçe Gnocchi ve chianti merakım tavan yaptı. Pisa kulesi manzaralı restoran mozzorillo ve çimleri unutturdu.Hem şarap hem de yemek bugüne kadar böyle bir şey yemedim içmedim dedirtmedi ama gayet başarılıydı.
Hava o kadar güzeldi ki sanki aylardan nisan!Bol bol huzur ve enerji depoladım.Bir buçuk saat kadar oturduktan sonra geldiğim kapıya yürüdüm.Saat 13:00 olmustu.13:32 trenine yetismek için hızlandım.Geldiğim yöne geri gitmem gerektiğine göre yolun karşı tarafındaki durağa geçmem gerekiyor mantığını yürüttüm-ki öyleymiş-.Aklım 13:32'deki trende .Bu gibi durumlarda Murphy imdadınıza mutlaka yetişir.Hiç beklemeden uygulamaya geçtim ve bingo !Tek nefeste olay tamam,otobüs anında geldi.Elinde valizle şoförle konuşup geri dönen gence istasyona mı gidiyorsun diye sordum, bu otobüse bin gidiyor cevabını aldığım gibi orta kapıdan içeri zıpladım.13:15'te gardaydım.Mutlu oldum eğer kaçırsaydım 14:32 trenine kalacaktım.

Hiç duraksamadan tabelaları okudum.Firenze treni sekizinci platformdaymış,gittim yok.Ritardo 5 yazıyordu.Defterime aldığım notlara bakınca ritardonun rötar olduğunu hatırladım. Tam 13:37'de tren hareket etti.
Trenin hareket saatini beklerken sabah birlikte yolculuk yaptığım çifti gördüm yine,selamlaştık uzaktan.


Yazarken vakit geçti,Firenze'deyim.İki dakika sonra Santa Maria Novella  yani merkez istasyonda olacağım.İçtiğim şarap ve güneş mayıştırdı.Farketmez,ben kiralayacağım bisikletin hayalini kurup nereleri dolaşacağımı düşünüyorum.

Bu arada bugün ilk defa yerel trene bindim.Önemli birkaç noktaya değinmeden konuyu kapatmayayım.Garın birçok yerinde ayrıca platformlarda bulunan sarı makinalardan birine biletinizi mutlaka okutun.Araştırma yaparken gerek yok kontroller çok sıkı değil gibilerinden tavsiyeler okursunuz,kulak asmayın.Giderken de dönerken de bilet kontrolü yapıldı.Aman dikkat!

(17:10)
Günün en sevdiğim saati...Trenden inip hostele gittim,fazlalıkları odaya bıraktım,hafifledim,garın önündeki bisikletçiye koştum.Kiralama saati 17:00'da bitiyormuş.Saat 15:00 olmuştu iki saat için kiralamaktan vazgeçtim,yarın tüm gün kiralayacağım.Bisikletleri kiralayan adam ingilizce bilmez,ben İtalyanca bilmem ama yarın görüşmek üzere anlaştık kendisiyle :)
Caddenin karşısına geçip Mc.Donald's'dan sabahtan beri sayıkladığım mozorilloyu aldım.Acıktığımdan değil,canım çekti arsızlık başa dert :) Paket mi yapayım burada mı yiyeceksin diye sordu eleman,tabi İtalyanca.Amcadan alıştık bir kere ya onu da anladım.Paket yaptırıp çıktım.Planım yok,haritam yok ,önce Piazza Del Duomo'daki basamaklara serilip mozzorillomu yedim.Sonra duomonun tepesine çıkma hayaliyle  içeri girdim,dolaşmaya başladım.Fotoğraf çekerken makine pil uyarısı verdi,yedeğim de yoktu.Bu yorgunlukla 8 euro verip yüz elli basmak çıktıktan sonra fotoğraf çekemeseydim çıldırırdım herhalde.Makina  bana acımış olmalı çok iyi bir yerde sinyal verdi.Dışarı çıktım,yürüdüm her zamanki gibi...Ayaklarım çok fena acıyor.Düşünmemeye,hissetmemeye çalışıyorum.Hostele gitmeye hiç niyetim yoktu.Hangi sokağı,caddeyi beğenirsem oraya yöneldim.Aklıma estiği gibi yürüdüm Universito Degli Studi'ye gelmişim.
Yaklaştıkça sokaklarda artan genç popülasyondan,kırtasiyelerden ve vitrinlerde yazan indirim yazılarından anlamalıydım.Üniversitenin kapısının karşısındaki kafeye oturdum.Ayaklarım bayram ediyor.Hava çok güzel dünkü soğuktan sonra ilaç gibi geldi bu hava.
Pisa'ya gidip geldiğim için gün bölündü.Yarın da Siena'ya gitmeyi düşünüyorum.Sanırım Floransa için üç gün yetmeyecek,bir gece daha kalma ihtimalim üzerine kafamdan senaryolar üretiyorum.Bir gece daha kalırsam Venedik'te hiç konaklamadan bütün gün gezip akşam Milano'ya geçmek daha mantıklı gibi.Şimdilik en ağır basan senaryo bu şekilde.Akşam gidip tren bileti almam gerekecek.İki gün önceden alınca mini offer seçeneğinden yararlanıp normalde 45 euro olan bileti daha ucuza alabilirim.Ayaklarım iyice dinlensin,akşam yemeğine kadar gezip hostele döneceğim.Bugün doymak bilmedim,yemek saati yaklaşıyor,yuppi!

(21:55)

Kafeden kalktıktan sonra işlek bir caddenin ortadan ikiye böldüğü büyük bir meydana çıktım.Ağaçlar ve çimler çok güzel görünüyordu.Bir ağacın altına uzandım.Şehri dinledim,gelen geçen insanları izledim.Hiçbir şey düşünmeden bir buçuk saat kadar sadece bunu yaptım.Saat 19:00 olunca hostele gittim dolaptan bir bira alıp akşam yemeğindeki pizzayla beraber mideye indirdim.

Yemek bitince plan yapmaya çalıştım,tam olarak başarılı olamadım.Aklım karıştı iyice,ne yapsam bilemiyorum.Bir gece daha Floransa'da kalacağım kesin gibi.Venedik'e gidip akşam Milano'ya mı geçsem,Milano'ya gidip Venedik'e gün içinde gidip dönsem mi ya da Venedik'e hiç gitmesem mi?Off bilemiyorum.Belirsizlik beni deli ediyor.İndirimli biletlerden alabilmem için en geç yarına kadar karar vermem şart.Bu akşam bana uyku yok,çok gerildim :(